29 Temmuz 2012 Pazar

Nerdesin olum sen?

    
    Troisi kayıp.Heriften haber alınamıyor.Belli bir müddet önce babası yaptığı açıklamada Araplar'ı reddetip Juventus'a gideceğini söyledi.Fakat liglerin başlamasına 20 gün kaldı.Millet nerdeyse yurt dışı kamplarını bitirdi ama adamdan ne ses var ne seda; ortada resmi bir imza veya  sözleşmede yok.Ne olacak bu adama ?Eğer bir  takımla idmana çıkıyor olsaydı mutlaka fotoları internette dolaşıyor olurdu.Yani  millet harıl harıl çalışırken  Troisi  yangelip yatıyor.Henüz 24 yaşındaki bir oyuncunun kariyeri için hiçde iyi bir durum değil bu.
     Ama kırgınım Troisi'ye.3 sene önce olaylı bir şekilde geldi.İlk senesinde Tolunay oynatmadı doğru dürüst, sonraki  sene de Şota.Adam gibi bir tek bu sene oynadı onda da Şota Troisi ne yaparsa yapsın göz yumdu , ona güvendi  herseferinde  şans verdi. O da bu sene 10 gol attı ve kendini parlatır parlatmaz kaçtı.Böyle mi oluyor sana kötü olmana rağmen  2 sene katlanan bir takıma gösterdiğin vefa.Ayrılmak istesen bile en azından insan derki bari gidiyorum adam gibi para kazansın bu takım, bir faydam dokunsun bana katlanan insanlara.Paramı verene gideyim diye düşünür insan.Sen düşkün haldeyken sana bu takım 3. sene 3. şansı verdi.
       James'in artık bu kadar olaydan sonra tekrar Kayserispor forması giyeceğine ihtimal vermiyorum.Ama ben Troisi'yi hep Beşiktaş'a Kayseri'de 1. dakika dolmadan attığı golle hatırlayacağım.



                                             Buda bu sene attığı goller Güle Güle James!
    

26 Temmuz 2012 Perşembe

Pablo Mouche Transferi Üzerine

    
      1987 doğumlu Pablo Mouche yeni Arjantinli transferimiz.Arjantin milli takımınında 5 kez oynayıp 2 gol atmış.Normalde  bir ay önce bu isimden Kayserispor için bahsetseniz akıl sağlığınızdan şüphe ederdi millet.Evet oyuncu profili olarak hiç de Kayseri'ye gelmesi beklenmezdi bu kadar iyi futbolcunun.Ama transfer sihirbazımız Hurma  bu işi de  tereyağından kıl çeker gibi hallaetmiş  ve bizi coşturmayı becermişdir.
      Artık Hurma'nın  transfer mantığı değişdi  ve gidenin yerinin doldurulması gerektiğini anladı.Tecrübesi sayesinde   bir takımın başarıya nasıl ulaşacağını daha iyi biliyor genel menajerimiz.
      Mouche neden Kayseri'yi tercih etti.Bunu anlamak zor değil :  "Bu transfer benim için önemli bir adım ve adeta bir tramboline gibi kullanmak istiyorum. Türkiye'de 10 yıl kalacak değilim. Ancak hem bir sporcu olarak hem de insan olarak kendimi geliştirip daha üst bir lige sıçramayı umuyorum." sözleri herşeyi anlatıyor zaten.Bu sadece Mouche'nin Kayseri'yi seçme sebebi değil aynı zamanda "Dışardan Kayserispor nasıl görünüyor" sorusununun açıklaması.Yani son dönemde özellikle Amrabat'ın satışından sonra Avrupalılar'ın arasında daha önceki maliyetli satışlarımızıda göz önünde bulundurarak "Yahu semer altında ne küheylanlar varmış ne Portolar varmış" muhabbetini geçmesi kuvvetle muhtemeldir.Bundan sonra iyi genç futbolcular kendini parlatmak için Kayseri'yi isteyecektir.Yapacağımız birçok transfer daha da kolaylaşacaktır.Bundan sonra topçu aldığımız her kulüp Boca gibi PSV gibi bir daha ki transferden pay isteyecektir. Yani Kayserispor'un takım profili biz istekte istemesekte "Genç oyuncuları büyük kulüplere kazandıran takım" yönüne doğru dönecektir dönmüştür!

21 Temmuz 2012 Cumartesi

İnşaat mı, Ticaret mi?

  
   Mersin'in yeni transferi Yattara  ayağının tozuyla gazetelere ropörtaj vermiş ve Trabzonlulara iyi sallamış."Maalesef Trabzonspor kötü yönetiliyor. Trabzon'da iş bilmez çok kötü yöneticiler var. Sadri Şener olsun, Nevzat Şakar olsun, futbolu bilmiyorlar. Futbolu inşaat sektörü gibi zannettiler. Ama futbol apayrı bir şey. Bu anlamda üzülüyorum tabii" demiş.Bence doğru söylemiş sadece Sadri Şener için değil Trabzon'un evvelden  beridir kötü yönetildiğini düşünürüm.En basitinden hiçbir Trabzonlu başkan, taraftar potansiyelini  ligde başarıya çevirmeyi becerebilmiş değildir.
      Trabzon'a atıyoruzda bizde durum çok mu farklı?İlk önce hatırlatalım Kayserispor'da diğerleri gibi bir Anadolu kulübüdür.Yani Önceden beridir (son birkaç seneyi ayrı tutuyorum)  bu takımların adam gibi bir geliri yoktu.İstanbulluların en ucuz bileti 30 40 lirayken ve bu stadlar hiç boşa maç oynamıyorken Anadolu'da bilet 5 10 lira çok, stadlar şehre  her daim uzak oldu yani tribünler boştu.İstanbullular sattığı formalardan açtığı storelardan  milyonları bir gecede kaldırırken Anadolu'da formalar stad önünde çocuklara promasyon niyetine dağıtılıyordu.Yayın gelirlerinin çok büyük bir kısmına el koyan İstanbullular karşında maçları canlı bile yayınlamayan Anadolu kulüpleri vardı.Biz maç heyecanını hep Trt Radyo 1'den dönüşümlü  olarak yaşardık.Hatta kazara sizin maç saatiniz bir İstanbulluyla çakışıyorsa o dönüşüm dönene kadar adamı verem ederdi
            Neyse efendim konumuza geri dönelim.Bu ahval ve şerait içinde Anadulu'nun yegane gelir kaynağı İstanbullu'lara olabildiğince kazık fiyattan futbolcu satmaktı.Kırk yılda bir düşen Yerlisi yabancısı itina ile parlatılıp  gönderilir İstanbu'la; eğer gitttiği yerde verim alınamazsa arkasından pis pis gülünür (şahsen ben İstanbullu'lara hep keriz gözüyle bakarım).Efendim ben ne yapayım, Hurma kadar profesyonel değilimki gidenin ardından " Umarım başarılı olur" diyeyim.Ben kerize hakkını veririm .Çok şükür gönderdiğimiz hiç bir futbolcuda gün yüzü görmedi İstanbul'da.Şimdi bize gelelim ;bu kurtlar sofrasına " Üstün Kayserili Zekası" pek bir başarıyla adapte olmuştu.Toplam  maliyeti 300 bin 500 bini geçmeyen adamlar   2 sene sonra  4-5 milyon ediyorken bunda Kayserili Zekası'nın payı inkar edilemez.Ama bunlar yaşanırken bir avuç gerçek delikanlı taraftarımız bu işten  fazlasıyla rahatsızdır.Her gidenin geldiği  kapıyı unutmasına  tahammül edemiyoruz, iğreniyoruz.Takımda her gidenin yerinin doldurulamayışı sürekli para kazanmak adına  genç tecrübesiz isimlerle takımın tehlikeye atılması bizi çok rahatsız  ediyordu.Yani iş resmen ticarete dönmüştü.Bizim efsane olabilir diye hayalini kurduğumuz adamlar birilerinin iştahını fazlasıyla kabartıyordu.Ama son birkaç yıla kadar durum yine aynı gibi görünsede artık yayın gelirlerinin artmasıyla olay yavaş yavaş değişiyor Artık Anadolu kulüpleri bir futbolcuya bonservis ödeyip alabiliyor, daha profesyonel planlama yapabiliyor, önüne gelen 7 milyonluk teklifi geri çevirebiliyor(sadece 5 sene önce milletin bu paraya dibi düşerdi),İstanbulluların geçmiş şampiyonluklarndan aldığı primleri tartışmaya cesaret edebiliyor.Yani anlayacağınız şudurki temeller sarsılıyor Birde anadolu birlik olabilse siz o zaman görün gösterimdeki filmi.Anadolu ihtilali yavaş yavaş başlıyor.

   Duruma birde bizim sadece açımızdan bakalım.Hurma artık sadece beleş veya gurbetçi  peşinden koşmuyor.Çok maliyetli topçuların transfer edilmeye başlanması bunun bir kanıtı.Gelirlerimiz arttığı müddeteçe kalitemizde artacaktır ve başarı asla tesadüf olmayacaktır artık.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Kabak Tadı Alıyorum!

          
          Merak ediyorum şu stad meselesi  her sene başımızı ağrıtmak zorunda mı?Erciyesspor'umuzun başında  ,hep geri planda kalıyoruz, iması yapan; sürekli bir şekilde Kayserispor'la karşı karşıya gelmeye çalışan gıcık yöneticileri olduğu müddetçe evet.
        Öncelikle bir konuda  anlaşalım Bizim için Kayserispor'la Erciyesspor arasında hiçbir fark yoktur.İkiside bizim canımızdan kanımızdan birer parçadır.Bir adam Kayserispor'a karşı hissettiklerini Erciyesspor'a  ,Erciyesspor'a karşı hissettiklerini Kayserispor'a karşı hissetmiyorsa derhal kan değerleri testi yaptırmalıdırki  bir bozukluk çıkması kuvvetle muhtemeldir.Yöneticilerini sevmiyoruz diye kendi takımımıza düşman olacak değiliz.
       Gelelim esas konumuza; vakti zamanıyla güzel şehrimize yaraşır çok teknolojik bir stad yapıldı.Ama bu meretin bir eksikliği var: çimleri çok çabuk deforme  oluyor.Bu sorun içinde bu stadda sürekli maçlarını oynayan Kayserispor  çok çaba harcadı.Yurt dışından ekipman getirdi, stad tabanından kil çıkarttırdı, defalarca çimlerini değiştirdi , ne paralar harcadı, daha neler neler.Şimdi de  birileri çıkmış hakkı olarak  (hakkı olarak diyorum çünkü Erciyesspor da bu şehrin bir parçasıdır) bu stadda oynamak istediğini belirtiyor.Kayserispor ise  yine hakkı olarak ben buraya çok para harcadım  verdiğim emeğin batırılmasını istemiyorum diyor.
         Bu iş böyle bildiriler düellosu şeklinde sürekli bir gerilim oluşturacak  durumda asla çözülmez.Çözülmeyi bırak iki kardeş takım (ALLAH korusun! ) birbirine düşman olur. Böyle bir durumda ben derim ki  herkes  biraz akl-ı selim düşünsün iki tarafada nazı geçen Büyükşehirbeleyesi başkanı Mehmet Özhaseki ön ayak olsun, hertakımın senede kendi payına 17'şer maç düşer stad harcamaları eşit veya az miktar Erciyes'in lehine (Erciyes'in Bank Asya takımı olması hasebiyle ekonomik durumu göz  önünde bulundurularak) paylaşılsın.Hatta bu konu hakkında taraflar arasında protokol imzalansın, iş resmiyete dökülsün kimsenin söyleyecek sözü kalmasın.Biz yine böyle kardeş kardeş devam edelim.Basit meseleler canımızı sıkmasın artık!

15 Temmuz 2012 Pazar

KESER DÖNER SAP DÖNER.....


               6-7 aydır başımızın belası olan Amrabat sonunda cennetiyle cem oldu.Sanırım GS'li  taraftarlar budumdan oldukça memnun.Bizim kanatta ise durum biraz karışık.Neden mi?Amrabat'ın takımdan ayrılması ile büyük güç kaybımız olduğunu ve hali hazırdaki transferlerden ise böyle bir performans beklemek hayalcik olduğunu  büyük ihtimal önümüzdeki senenin geçtiğimiz sezondan bir farkı olmayayacağını düşünenler  var.Doğru fakat eksiktir bu düşünce.Çünkü Amrabat'ı  bence Şota bile teskin edemeyecekti ki haylaz çocuk olup istediğini alana kadar takıma zarar verecekti.Öngördüğüm  durum  budur çünkü bende bu kadar muhabbetten sonra Amrabat'ın bizim kutsal formamızı taşımasından (ne kadar iyi olursa olsun) aşırı derecede tiksinti duyacaktım.Peki bu iş  burada böylece bitecek mi? Daha öncekilerde nasıl bitmiş bakalım görelim:
  
Ali Turan:Canımız, ciğerimiz,  kendi kanımızdan canımızdan kardeşimiz, kaptanımızDI. Taki Amrabat'ın yaptığını  yapana kadar.Kendi takımı liderken Galatasaray'la illegal yollardan görüşen bu şahıs gerekirse 6 ay futbol oynamam ama yinede Galtasaray'a giderim dedi.Dediği gibide  oldu bizimle sözleşmesi biter bitmez gitti ve  o çok sevdiği Galatasaray'ın (pardon paraların) koynuna girdi.Girdi ve  kendi adını Galatasaray'ın tarihine altın harflerle yazdırdı mı peki .Elbette Hayır.Bu noktada  İlahi Adalet denilen mekanizma devreye giriyor ve sırf yaptığı birkaç hata yüzünden  o Çok hayran  olduğu Galatasaray'ından  feci bir şekilde gönderiliyor.Eee efendim bir köpek kendi kabına pislerse ona o kapta yemek vermeye devam ederler.En son Antalya'dan bile kovulduğunda kafasını taşlara vuruyordur.

İlhan Parlak:2007'de Fenerbahçe tarafından  "çalınarak" transfer edilen İlhan'ın da yıldızı bizde parlamıştı.Muhtemelen o da kendisinin "bir üst seviyeye  geçmesi gerektiğini" düşünerek kaçak bir şekilde Fener'e imzayı basmıştır.Fenerde pek rağbet görmeyen İlhan'ın çok geçmeden kıçına tekme vurulmuştur.Doğduğu şehrin özel bir oyuncusu olmaktansa takım takım dolaşan işeyaramaz yerli futbolcular kervanına katılmıştır. 
   Bir futbolcunun  " Erciyes'in eteğindeki güzel günleri" araması için illa bu şehirden kötü ayrılmış olması gerekmez.

 Gökhan Ünal : Nam-ı diğer "Gıral"ımız.Defalarca sat-mı-yo-ruz denilmesine rağmen "ben oynamıyom ya "  çinganlığını yapınca el mahkumiyeti Trabzon'a satılan Gökhan'a ne Karadeniz havası ne de Boğazın serin suları Erciyes kadar yaradı.En son bizimde kapımızı aşındıran Gıral  kendisinin daha önce bize yaptığı gibi  başımızdan def edildi.

   Mehmet Topuz:Rekor maliyetle Fener'i kazıkladığımız futbolcumuz.Topuz zaman zaman iyi oynamasına rağmen hiçbir zaman 11 milyonluk topçu olamadı.Halbuki çok çok özel bir futbolcu olabilirdi halaoğlumuz. Fakat o basit bir topçu olmayı seçti sadece para için.Ama istese  Alex 'in Fener'den gördüğü muamaelenin aynısını bizden görebilirdi.
      Gelelim biz esas konumuza:Amrabat 24 üne kadar PSV'de doğru dürüst forma şansı bulamadı.Çünkü  sivri dili yüzünden  hocasıyla başı hep belada oldu.Yani anlayacağınız herif  gol atan asist yapan problem.Amrabat devre arası olan onca olaydan sonra eğer gelip özür dileyip  adam gibi oynadıysa  bunda Şota'nın hakkı asla yenemez (zaten adam çocuklarımdan çok Amrabat'ı gördüm diyor).Oyuncusuyla sürekli iletişim kuran , konuşan anlaşan mülayim bir profesyoneldir Şota. Fatih Terim ise (adanalı olması hasebiyle) huysuz, aksi,kibirli bir adamdır ki  çok zaman topçularını konuşacak kadar bile adam yerine koymaz.Amrabat'ın bu performansı göstermesindeki temel etmen Şotanın tatlı dilidir.Olası bir sürtüşmede Gatasaray camiası elbette Fatih Terim, 10.5 milyon ikileminde Fatih Terim'in saflarında olacaktır.Yani anlamanız gereken şudur ki Fatih Terim ateşinin ortasında 10.5 milyonluk bir barut fıçısı duruyor.KESER DÖNER SAP DÖNER GÜN GELİR HESAP DÖNER.Ben hasabın döneceği o günü iple çekiyorum.

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Geliyorum, Geliyorum, Geeeldiiim!

Çoktandır blogu pek boşladım.Teknik bir durumdu ama düzelttik çok şükür.ben yazmayalı ne kıyametler koptu biliyorum.Zaten bende çok doldum.Yaz geldi geleli forumda kendimi teskin etmeye çalışıyorum ama olmuyor.Bundan sonra daha aktif olacağıma kendime söz veriyorum!