köşe gönderi
28 Nisan 2014 Pazartesi
17 Ekim 2012 Çarşamba
Gelecek değil Umut Vadediyor!
Robert Prosinecki.Bu ismi duyduğumda çok sevindim.Neden?
Çünkü ortada dolaşan isimler yeterince midemi bulandırmaya yetiyorda artıyordu bile.En basitinden herkes tarafından gelmesine düşük ihtimal verilen Eric Gerets'i düşünelim.Amrabat olayının mimarını buraya getirselerdi Türk futbol tarihinin en iğrenç işine imza atmış olurdu.
Hala Galatasaraylı bazı yöneticilerle bağlantıları olduğu düşünülen Gerets'i bu takımın başına getirmek (hele hele 17 futbolcusu 24 yaşın altında olan bir takım için) tavuk kümesine tilki kilitlemek gibi bir şey.Çok şükür ki bu ihtiyar tilki ile anlaşılmadı.
Öteki geçen isim (ki bir ara ben de gelebileceğini düşünmeye başladım).Abdullah Ercan'dı.Öncelikle şunu söyleyeyim Allah hiç bir taraftarımıza bu takımın başında yerli teknik direktör göstermesin.Neden? Çünkü neredeyse hepsinin içinde bir İstanbullu sevgisi var.hele hele Tolunay'dan sonra yerlilerden iyice tiksindim. Fener maçlarında kaplan kesilen herif galatasaray maçlarında kediye dönerdi.Neredeyse kazara attığımız goller için özür dileyecekti.Ne Abdullah Ercan ne de başka bir yerli hiç birinin diğerinden farkı yok.Tolunay'dan sonra zaten büsbütün yerli futbol adamlarından iğrendim ve iğrenmeye devam edeceğim. Şota'ya duyduğumuz sempatinin bir sebebide içinde böyle bir heves taşımadığından emin olmamızdı.
Metin Diyadin'den bahsetmek bile istemiyorum,böyle bir ihtimali düşünmek bile istemiyorum.Çünkü zamanında Kayserispor kaptanıyken formamızı yere atarak en büyük adiliği yapmıştır.Bu adamın her yerde her zaman karşısındayız.
Ötekiler düşük ihtimalli söylentiler.
Şimdi gel gelelim esas adama.Robert Prosinecki.Futbolculuk kariyeri çok parlak.Almanya doğumlı Hırvat.
Peki neden önceki üç teknik direktörümüz gibi sadece gelecek vadetmiyorda bize umut aşılıyor.
Öncekilere bir bakalım:
Ertuğrul sağlam 2 sene Samsunspor'un antrenörlüğünü yaptıktan sonra bize teknik direktör olarak işe başlamışdı.Aynı şekilde tolunay kafkasında 2 yıllık bir antrenörlük geçmişi vardı. Şota'da da bu sayı 2 sene yardımcı anrenörlükdü.Yani alışmıştık 2 senelik stajyer hocalara.
Prosinecki de durum farklı 4 sene hırvatistan milli takımında Slaven Bilic'in yardımcılığını yaptıktan sonra son iki yılda Kızılyıldız'da teknik direktörlük yapark göz kamaştırıcı işlere imza atmıştır.
Ayrıca karakter olarakta Şota'ya hiç benzemez, arıza herifin tekidir.Bu iş Şota zamanında yatmaya alışmış gençler için çok iyi oldu. Bakalım bu sefer antremanlardan sonra kaçabilecek mi hepsi.
Ayrıca yaşı henüz 43 ve başarıya aç.Kendini ispatlayacağı harika bir takıma geldi.Bizde teknik adamın kredisi çok boldur ama umarım ihtiyacı olmaz.
İşte bu sebepleden ötürü Prosinecki ismi sadece gelecek değil aynı zamanda umutta vadediyor.
1 Ekim 2012 Pazartesi
Adamlık mı? Sadece biz öyle sanmışız!
Bu günden itibaren hiçbir şekilde skorun, oyunun, pozisyonların, kaçan gollerin, verilmeyen penaltıların hiç bir önemi yok.
Çünkü Kayserispor diye sahaya sürdüğümüz , kenarda oturttuğumuz veya altına koltuk verdiğimiz hiçkimse ama hiç kimse bulunduğu yeri haketmiyor.
Takım şimdiye kadar hiç olmadığı kadar rezil durumda ama hiç kimse çıkıpta "Bu boku ben yedim" deme cesaretini bile göstermiyor.
Hiç kimse böyle bir durumdan sorumluluk hissetmiyor.Basın sözcüsü desen her hafta kazanacağız masalları, genel menajer desen hep birilerine arkanızdayım demeler destek çıkmalar,teknik direktör desen her mağlubiyetin arkasından üzgünüz açıklaması........
Peki herkes sütten çıkmış akkaşıkta bu durumun sorumlusu kim.Bu kazmalara sorsak herhalde bizizdir sorumlu.Öyle ya her hafta ilk onbiri biz belirliyoruz ,bütün transferleri biz yapıyoruz, antremanları biz yaptırıyoruz hatta kulübü biz yönetiyoruz ve dolayısıyla suçlu taraftar olarak biziz.Burasıda sizin babanızın çiftliği.
Bir insanın beklentisi ümidi ne derece çok olursa olsun böyle bir durumda ne yapılması gerektiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Bu günden sonra hala görevine devam eden herkesin adamlığının ne derecede olduğunu anlamış bulunuyoruz.
30 Eylül 2012 Pazar
10 Eylül 2012 Pazartesi
Ya Devlet başa Ya kuzgun leşe
Furkan Özçal. Yaşı henüz 22. 4 yıldır futbolcumuzdu.Daha buraya geldiğinde 18'inde çocuktu.Hiçbir futbolcuyu sevmediğimiz bir çeşitte seviyorduk onu.Yani farklıydı bizim için.Daima kadromuzun bir köşesinde durur İstanbullu'larla oynadığımız maçlarda gol atardı.Severdik.Ne zaman kötü oynayan biri olsa direkt o gelirdi aklımıza "ya bu Furkan'ı niye oynatmıyorlar ya" deyip veryansın ederdik.Sonrada hıncımızdan başkandan girer sırayla menajere kadar sayardık.Yani bir nevi onu kendimizden sanmıştık.Sanmışız çok yanılmışız.
Furkan sözleşme UZATMA görüşmelerinde yaşanan bazı durumlardan ötürü sözleşmesi feshedilmiştir ve akbabalığıyla ünlü Galatasaray'a imzayı atmıştır.Şimdi gelelim sözleşmeyi feshedecek o malum "durumlara".
Öncelikle şunu idrak edebilmek lazım.Kayseri'de Hurma'yı en iyi tanıyan futbolculardan biride Furkan'dı.Yani herhangi bir olay karşısında nasıl bir tepki vereceğini çok çok iyi bilmektedir.Buna rağmen eğer birisi çıkıpta olmaz, olmayacak, olamayacak bir şey istiyorsa Hurma için bu sen benim sözleşmemi feshet demektir.
Furkan görüşmeler esnasında 34 maçta oynama garantisi istemiş.Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir.Akıl sağlığı yerinde olan bir insan nasıl böyle bir istekte bulunabilir.Dünya üzerine Pele, Maradona, Messi geldi.Onlar bile böyle bir şey istemediler; isteyemezlerde zaten.Akıl sağlığı yerinde olan hiçbir futbolcu hocasıyla arasındaki ilişkiyi sözleşme uzatma görüşmelerinde menajere yansıtmaz yansıtamaz.Böyle yapanların nerelere geldiklerine bakmak gerek .Kimse Kayserispor'dan büyük değildir.Gereken oldu ve Hurma edepsizliği cezasız bırakmadı.
Yani Furkan bilerek, isteyerek, kasden sözleşme uzatılmaması için elinden geleni yaptı.Daha önce böyle davranan futbolcuların sözleşmelerinin feshedildiğine defalarca bizzat, direkt şahit oldu.Ki zaten böyle bir olay olmamış olsaydı Hurma başka hiçbir sebepten göndermezdi Furkan'ı.
Bu olayda Hurma asla suçlanamaz çünkü yapması gereken en iyi şeyi yaptı.
Durum apaçık ortada Galatasray denilen "şirket" pusuya yatıp oyuncularımızı çalıyor.Galatasaray basınınında yok efendim son dakika transferiymişde, son birkaç saatte anlaşmışlarda, hemen öğrenip araya girmişlerde bla bla bla.Benim yalana karnım tok.4 yıllık transfer üç saatte mi anlaşılıyor külahıma anlatın.Furkan başarıyla sözleşmesini feshettirdi ve daha öncesinde yani Kayserispor'un sözleşmeli futbolcusuyken hazırladığı sözleşmeye imzayı attı.
Yönetim uyuyor futbolcularımıza sahip çıkmıyor.Aynı olayı defalarca yaşadık.Fifa'ya verme işi lafta kalıyor yoksa şimdiye kadar bunları yüzüne şamar çoktan patlardı.Lütfen bütün Fifa'lık belgeler açıklansında yöneticilerimiz takımımıza ne kadar sahip çıkıyor görelim.Ne gerekiyorsa yapılsın.Gerekirse dedektiflerle anlaşılsın.Eğer ceza alırsak bir gram üzülmem.En azından kendimizi koruyor oluruz.
Ya devlet masaya yumruğunu vuracak yada bu leş kargaları familyası burayı leş bellemeye devam edecek.
5 Eylül 2012 Çarşamba
4 Eylül 2012 Salı
Bu Milli Gurur Bizim
Abdullah Avcı'nın son dakika telefonu ile Eren Güngör'de A milli takım kadrosuna girince gurur tablomuz tamamlanmış oldu.Kayserisporumuz'un milli takımlardaki 12 futbolcusu :
A Milli Takım
Eren GÜNGÖR
A2 Milli Takım
A2 Milli Takım
Mahmut Ertuğrul TAŞKIRAN
Sefa YILMAZ
Salih DURSUN
Ümit Milli Takım
Ümit Milli Takım
Nurettin KAYAOĞLU
Deniz Doğan MEHMET
Kamil Ahmet ÇÖREKÇİ
Engin BEKDEMİR
U-20 Milli Takım
U-20 Milli Takım
Okay YOKUŞLU
Gürcistan Milli Takımı
Gürcistan Milli Takımı
Zurab KHIZANISHVILI
Paraguay Milli Takımı
Paraguay Milli Takımı
Cristian Miguel Riveros NUNEZ
İzlanda Milli Takımı
İzlanda Milli Takımı
Gretar Rafn STEINSSON
Allah devamını getirsin......
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)